sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
HABER BAŞLIKLARI

Solon

Solon

ALINTI:http://tr.wikipedia.org/wiki/Solon

(Yunanca: Σόλων), MÖ 640-559'da yaşadığı tahmin edilen, Atinalı devlet adamı ve şair. Yaptığı reformlarla Atina demokrasisinin temelini attığı kabul edilir. Orta halli bir aileden gelen Solon, önceleri ticaretle uğraştı. Bu sırada pekçok ülkeyi gezdi. MÖ 612'de Attika'ya yerleşen Solon, Salamis'in zaptı ile neticelenen savaşa iştirak etti. Attika'da büyük karışıklıklara yolaçan tarım krizi sebebiyle idarede görev aldı (594). Kendi adıyla anılan ve eski Yunan döneminin en eski anayasası olan Solon Anayasası'nı hazırladı.

Reformları

Çiftçi borçlarının ve şahsi hürriyetin ipotek için kısıtlanmasını kaldırdı. Yaptığı diğer reformlarla ticaret ve sanayinin gelişmesini kolaylaştırdı. Ağırlık ve diğer ölçüleri standartlaştırdı. Zeytinyağından başka zirai ürünlerin ihraç edilmesini önledi. Asillerin etkisini azaltmak için vatandaşlığı dört sınıf olarak belirledi. Ayrıca bu sınıflara girmeyi doğuşa değil, maddi varlığa bağladı.Ölülerin arkasından her yerde, dirilerin hakkında ise tapınak, mahkeme, agora ve şenliklerde kötü konuşulmasını yasakladı.

Varolduğu sürece adaleti sağlamayı görev edindi.Haksızlığa uğramayanlar da,uğrayanlar kadar öfke duydukları zaman,haksızlığın ortadan kalkacağını söyledi.

Solon'un reformları; Atinalıların fakirliğini ve memnuniyetsizliğini ortadan kaldırmadıysa da, onları hafifletti. Yaptığı siyasi ve ekonomik değişiklikler, daha sonraki reformların kolaylıkla tatbik edilmesini sağladı.

Şiirleri

Solon antik şairlerin en eskisidir. Siyasi hayatının bire bir yansıması şiirlerinde bulunabilir. Hem fakirlere, kimin döneminde gördünüz bu kadar rahatı diye sitemde bulunur; hem de kendisine vergilerden dolayı kızan zenginlere serzenir.

*******************************************************************************************

SOLON KANUNLARI

ALINTI: http://www.frmtr.com/tarih-ve-inkilap-tarihi/2443665-solon-kanunlari.html

(bkz: Atina) ' nın en büyük politikacı ve düşünürü olarak kabul edilen (bkz: Solon), isa'dan önce 640-558 yılları arasında yaşamıştır.Küçük yaşlardayken ticaret amacıyla başta Efes olmak üzere çeşitli iyon şehirlerini gezdiği biliniyor.Bu gezileri sırasında Anadolu'da gelişen uygarlık ve bilimi görüp bundan faydalanmış. Fakir fakat aristokrat bir ailenin oğlu olan Solon, Atina'ya dönüşünde iyi, yurtsever ve akıllı insan olarak saygı görmeye başladı. Bir yandan da kendisini yetiştirdi. ilk düşünceleri küçük ticaret erbabı ve küçük arazi sahipleri tarafından çok beğenildi.

594 yılında, Atina'nın hayatını düzenleyecek kanunları yapmakla görevlendirildi. Solon Kanunları, geniş tepkilere yol actı. Bu yasalarla, sınıflar arasındaki eşitsizliği, borç yüzünden hapse girmeyı kaldırıyor, babanın kızını satma ve oğlunu öldürme gibi yetkilerini kısıtlıyordu. Politik ve ekonomik alanda başarı için de bazı önemli kurallar koyuyordu. Ayrıca, fakirlere toprak dağıtımını kolaylaştıracak tedbirleri ön görüyordu. Solon, ünlü kanunlarını yaptıktan sonra uzun bir geziye çıktı. Bazıları bu geziye, kanunlarının uyandırdığı tepkiyi sebep olarak gösterir. Bazıları ise Solon'un (ne olursa olsun kanunlarını değiştirmemek hususundaki) andından dönmeye zorlanmamak için yurt dışına çıktığını söylerler. Şöyle ya da böyle, Solon 10 yıl sonra Atina'ya döndü ve yurttaşlarını yeniden yanlış yollara sapmış buldu. Buna üzülerek Kıbrıs'a gider. (bkz: Kıbrıs)'ta öldüğü sanılır..

Solon'un söz ve düşüncelerinde Anadolu etkileri apaçık bellidir. Nitekim O'nun ünlü sözü "Hiçbir şeyde aşırı olma", iyonyalı Thales'in "Ölçülü ol" sözünün başka şekilde söylenmişidir. Yine "Keder doğuran hazdan kaç" sözünü Thales'ten aldığı ilhamla söylediği su götürmez.

Solon'un en çok yankı uyandıran sözlerinden birisi; "Yurttaşlara en hoş gideni değil, en iyiyi tavsiye et"dir. "Çabuk dost edinme, edindiklerini de çabuk gözünden düşürme" sözü de nice insanın diline pelesenk olmuştur.
Solon, çağdaşlarının batılla uğraşmasını da yeriyor ve "Görünmeyenleri görünenlerden çıkar" diyordu. Ve işte Solon'un en çok beğenilen sözlerinden biri daha; "Hükmedilmeyi öğrenerek hükmetmeyi bileceksin".

*****************************************************************************************

Solon Anayasası.

ALINTI: http://tr.wikipedia.org/wiki/Solon_Anayasas%C4%B1

Milattan önce 6. yüzyılda Solon tarafından hazırlanan ve söz konusu coğrafyada türünün en eski örneği olma niteliğini taşıyan Yunan anayasası.

Hazırlanışı

Solon Anayasası, kendinden önce gelen Draco yasalarının toplumsal sorunları çözmek bir yana, ağırlaştıran niteliğini reformize etmek ya da ortadan kaldırmak için hazırlandı.

İçerik

Getirdiği en önemli reform ise bütün borçların silinmesi ve borçları yüzünden köle durumuna düşenlerin köleliklerinin kaldırılması oldu. Bu reformlar tarihde Seisachtheia (Yüklerin Sarsılması) olarak adlandırıldı.Toprağı Elinden alınan köylüye toprak dağıtıldı.

Solon, anayasasında adına timokrasi denilen, bir tür dereceli oligarşi fikrini ortaya attı. Yerleşik aristokrasinin doğumdan gelen haklarının yerine, bu yönetim biçiminde değişik kademedeki idareciler ürettikleri yıllık ürün miktarına göre belirlenecekti. Buna göre:

  • Pentakosiomedimnoi - yıllık 500 kile üretim yapanlar
  • Hippeis - yıllık 300 kile üretim yapanlara denk görülen atlı savaşçılar
  • Zeugitai - yıllık 200 kile üretim yapanlara denk görülen çiftçiler, en az bir çift yük hayvanına sahip olanlar
  • Thetes - kol emekçileri

Bu dört gruptan ilk üçünün ödediği vergi sırasıyla 6:3:1 oranındaydı. Dördüncü grup olan thetes vergiden muaftı, ancak seçimlere katılma hakları yoktu.

Draco'nun yasalarından korunan tek şey, eski yasanın cinayetle ilgili bölümleriydi.

Anayasa yürürlüğe girer girmez Solon, bir tiran olarak görülmemek için kendi isteğiyle 10 yıllık bir sürgüne gitti.

 ****************************************************************************************

 Demokrasinin İlk Adımı: SOLON

ALINTI: http://www.demokratakademi.com/portreler/158-solon.html

“Yöneticiler iktidara saltanat sürmek için değil millete hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılaşırlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler.”

Mustafa Kemal Atatürk

İnsanlık tarihi, aslında bir nevi hak elde etme çabasının tarihidir. Bütün
bireyler tarih boyunca birşeyler elde etmek için savaşmışlardır. Bu bazen toprak, bazen mal, bazen yiyecek, bazen de gelecek olmuştur. Bu mücadelelerin belki en uzun soluklusu ve hala tam manasıyla başarıya ulaşamamış olanı ilginçtir ki demokrasi mücadelesidir. Yönetilenlerin yönetimde söz sahibi olmak isteme mücadelesi günümüzden yaklaşık 2500 yıl öncesine dayanır ve maalesef hala bütün dünyada tam manasıyla başarıya ulaşabilmiş değildir.

Düşündük ki madem sitemizin adı "demokrat akademi" öyleyse bu 2500 yıllık serüvenin anlatıldığı bir bölüm de bulunmalıydı. Çünkü, bulunduğumuz noktaya nereden ve nasıl geldiğimizi görmeden şu an yaşadığımız eksiklikleri kavrayabilmemiz ve bu eksiklikleri  düzeltmemiz mümkün olmayacaktı. Toplumumuzda bir demokrasi bilinci oluşturmak istiyorsak bu işin tarih boyutunu ihmal edemezdik. Böylece bu serüveni adım adım yazmaya karar verdik. Yöntem olarak da olaylar üzerinden değil, bu yolda emeği geçen, kah bilinen kah unutulmuş, zaman zaman bu uğurda canını vermiş insanların biyografilerini yazmak ve onların üzerinden demokrasi maceramızı anlatmayı seçtik.

Bununla birlikte bu yazının ilk adım olması münasebetiyle bu uzun mücadelenin kısa bir özetini yazmak uygun olacaktır.

Nereden Nereye

Demokrasi, ismi zikredilmek suretiyle Antik Yunan medeniyetinde yaklaşık M.Ö. 508'de ortaya çıkmış bir yönetim biçimidir. Terimin kökeni, Yunanca “halk” kelimesinin karşılığı olan “demos” ile “yönetmek” kelimesinin karşılığı olan “kratos” kelimesinin birleşiminden oluşur. Eski metinlerde ilk olarak, Perikles'in Atinalılar'a verdiği bir nutukta kullanıldığını görürüz. Perikles, aristokratik rejimi yenen demokrasinin iyilik ve faziletlerini şu ifadelerle dile getirmektedir: "Bizde devlet, bir azınlığın değil, çoğunluğun yararına göre idare edildiği için, bu idare şekli demokrasi adını almıştır. Özel farklılıklara gelince; eşitlik kanunlar tarafından herkese temin edilmiştir. Fakat umumi hayata katılmaya gelince, kendi değerine göre her fert saygı görür ve ait olduğu sınıf, şahsî değerinden daha az önemlidir. Nihayet hiç kimse, fakirlik ve sosyal durumun karanlığıyla engellenmez; eğer siteye hizmet edebilirse.."

Demokrasinin ilk uygulayıcıları Atina ve Sparta'daki şehir devletleri ile Grekler olmuştur. O dönemlerde bu iki şehirde birer devlet vardı. Her iki şehirde de halkın bütün erkekleri, şehrin yönetimine katılıyordu. "Genel bir toplantı" şeklinde bir araya geliyor, yönetim ile ilgili her hususta birbirleriyle görüşüyor, daha sonra aralarından bir yönetici seçip, kanunlar çıkararak bu kanunların uygulanmasını denetliyor, onlara muhalefet edenlere de cezalar koyuyorlardı. Böylelikle "halk yönetimi" (demokrasi), her iki şehirde de dolaysız şekilde uygulanmaktaydı. Bu yönetim şekline o zaman bu ismin verilmesi tam anlamıyla uygundu.

Temsili demokrasiye kısmen yakın ilk uygulama ise Roma İmparatorluğu’nda görülür. Burada da tam bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir çünkü yönetime katılma hakkı toplumun sadece belli elit kesimlerine aittir. Ortaçağa gelindiğinde demokrasi adına en büyük gelişme İngiltere’deki “Magna Carta Libertatum” ‘dur. Kralın yetkilerini halk ve din adamları arasında sınırlayan bu “büyük sözleşme” sonucunda 1265 yılında seçimler yapıldı. Gerçi, yapılan bazı kısıtlamalar sebebiyle halkın çok azı bu seçime katılabilmişti ama yine de demokrasi tarihi açısından çok önemli bir adım atıldığı rahatlıkla söylenebilir. Modern demokrasi ilkelerini Rodos adalarında 1641 yılında yazılan ilk siyasi anayasada (esas teşkilât kanunu) görmek mümkündür. Çünkü bu anayasa ilk defa kanunları hazırlayacak bir meclisten ve bu kanunları uygulayacak bir "hükümet heyeti"'nden bahsetmiştir. Bu tarihten sonra kavram devamlı olarak siyasî gündeme girmiş ve yavaş yavaş bugünkü muhtevasını kazanıp yaygın bir idare tarzı sayılmaya başlamıştır.

Gerçek anlamda kurumsallaşmış ilk liberal demokrasi örneği ise 1788’de kabul edilen Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nda görülecektir. 1789 Fransız Devrimi'nde ise bir anayasa hazırlanarak iktidar, halkın seçeceği bir parlamento ile kral arasında paylaştırıldı. Ulusal Konvansiyon hükümeti genel oy ve iki dereceli bir seçimle iş başına geldi. Fakat ilerleyen yıllarda Napolyon'un başa geçmesiyle bu kısmi demokrasiden de oldukça uzaklaştı. Demokrasi, asıl hızlı ve yaygın gelişimini ise I.Dünya Savaşı sonrasında gösterdi. İmparatorlukların yıkılması, bazı milletlerin savaşlar sırasında milli birlik şuuruna ulaşması, yepyeni gelişmelere sahne oldu Bağımsız ve halkın yönetime hakim olduğu devletler, demokrasinin uygulama alanları oldu. Uygulamadaki eksiklikler, yanlışlar zaman içerisinde giderildi ve bugünkü siyasal ortam oluştu.

İlk Cengaver: Solon

Yazının başlığındaki ismi muhtemelen birçoğunuz ilk kez duyuyorsunuzdur. Yani inşallah öyledir, aksi takdirde benim cahilliğim ortaya çıkacaktır çünkü bu ismi ilk kez  demokrasi tarihini araştırmaya başladığımda gördüm. Dolayısıyla şevkimi kırmayıp bu ismi ilk defa duyduğunuzu farzediyorum.

Kimdir bu Solon? Kendisi demokrasiyi fikrinin temelini hazırlayan ilk icraatların sahibi, "Solon Anayasası" olarak bilinen demokratik öğeler içeren belki de ilk anayasayı hazırlayan kişidir. Demokrasi kelimesini kullanarak onu gerçekten yönetim biçimi olarak örgütleyen kişi ise kendisinden kısa bir süre sonra gelen Kleisthenes'dir. Demokrasi macerasını resmi olarak başlatan kişi olduğu için ikinci yazımızda da onu kaleme almayı düşünüyoruz. Ama önce bu işin fikri altyapısını hazırlayan ve kısmen de uygulamaya koyan kişiyi, Solon'u tanıyalım.

M.Ö. 630'da doğmuştur. Devlet adamı ve aynı zamanda şairdir. Eski Yunan'ın yedi bilgesinden biri olarak bilinir. Aristokrasinin yönetimdeki tekeline son vermiş, varlıklı olanların denetiminde olan bir yönetim getirmiş, daha insani öğeler içeren bir anayasa meydana getirmiştir. Onun döneminde Yunanlılar henüz tarih ve biyografi yazmaya başlamadıklarından, kendisiyle ilgili bilgiler ölümünden yaklaşık yüz yıl sonra aktarma yoluyla korunabilen şiirlerinden, sözlü anlatımlardan toparlanmıştır ama özü itibarıyla güvenilir kaynaklardır. Orta halli soylu bir ailedendir. Şiirlerinden tüccar olduğu sanılmaktadır.  M.Ö. 600'de Megaralılarla yapılan savaştaki başarısızlıktan dolayı Atinalıların cesaretlerinin kırıldığı bir sırada, konuyu onur sorunu olarak ele aldığı bir şiiri halkın önünde okudu. Onun yüreklendirmesiyle yeniden başlayan savaş Atinalıların galibiyetiyle sonuçlandı.

O dönemde Atinalılar için başka toplumsal sorunlar da vardı. Yönetim, doğuştan soylu olan Eupatrides'lerin elindeydi. En iyi toprakları ellerinde bulunduran ve yönetimi de elinde tutan bu grup, çiftçileri borçlandırıyor ve köleleştiriyordu. Gariptir ki bu sistem tarih boyu süregelmiştir. Orta halli esnaf, çiftçi, yoksul kesim, yönetimden dışlanmaktan huzursuzdu. Bu da toplumsal sorunlara yol açıyordu. Solon bu konuda şöyle diyordu:

    "Toplumsal haksızlık herkesin evine girer, bahçedeki kapılar bunu
     önleyemez, çünkü haksızlık yüksek duvarları da aşıp geçer; bırakın  
     insanlar kendi yatak odalarının köşesine sığınsın, haksızlık onları orada 
     da nasılsa bulacaktır"

Diğer Yunan devletlerinde bu tür hoşnutsuzluklar halkın isyanıyla devrime, sonrasında da tiranlıkla (diktatörlükle) sonuçlanıyordu. Solon ise,aşırılıkların giderilmesi taraftarıydı. Her sınıfın uygun bir işlevinin olduğu, düzenli bir topluma inanıyordu. Onun çözümü devrim değil, reformdu.

M.Ö. 594'te Arkhonluk (baş yöneticilik) görevinde bulunmuştu. Tahminen bundan 20 yıl sonra reformcu ve yasa koyucu olarak kendisine tam yetki verildi. İlk olarak borçlardan dolayı köleleştirilmiş olan toprakları ve rehinleri azat etti. Halk tarafından "yükleri silkip atma" olarak adlandırılan bu önlem bir şiirinde şöyle anlatılır:

    "Gelecek kuşakların yargısı için..bütün yaptıklarıma en iyi tanıklığı kara
      toprak.. yapabilir.
     Her yanına dikilmiş olan işaret taşlarını (çiftçilerin borçlu olduklarını
     gösteren işaretler) söküp atarak onu kölelikten kurtardım.
     Ve ben haklı ya da haksız köle olarak satılmış olan ya da borç yükünden
     kaçan ve Attika (başkenti Atina olan idari bölge) dilini bir daha 
     konuşamamaksızın evinden uzakta başıboş gezen birçok kişiyi Atina'ya
     geri getirttim
     ve ben,
     burada utanç verici kölelikten acı çekenleri ve efendilerinin kaprisleri
     karşısında tir tir titreyenleri azat ettim"

Solon, gelecekte de kişinin özgürlüğünü elinden alabilecek sözleşmelerin yapılmasını yasakladı. Buna karşın çiftçilerin toprakların yeniden dağıtılması talebini reddetti. Bir nevi toprak reformu talebiydi ve toprak reformu binlerce yıl boyunca gerçekleştirilmesi en sıkıntılı ekonomik hareket olarak kalacaktı. Solon bunun yerine genel refahı arttırmaya ve çiftçilikle geçinemeyenlere başka iş sahaları açmaya yöneldi.  Zeytinyağı dışındaki ürünlerin ihracatı yasaklandı. Yerli Atina parası basılarak metal para dolaşımı hızlandırıldı. Ağırlık ve ölçü birimleri geliştirildi. Alınan önlemler olumlu sonuçlar verdi ve  yoksulluk tamamen yok olmadıysa da asla Solon dönemi öncesi kadar artmadı.

Solon yönetim çerçevesini belirlerken Eupatrides'lerin yönetim tekelini kaldırarak yurttaşların varlığını temel alan bir sistem geliştirdi. Tahıl, yağ, şarap ve topraktan elde edilen başlıca ürünlerin miktarına göre bir yıllık gelir sayımı yaptırarak yurttaşları dört gelir grubuna böldü.  Ardından yurttaşların yararlanacakları siyasal ayrıcalıkları kişilerin kökenine bakmaksızın bu gelir gruplarına göre sınıflandırdı. Yeni sistemde bütün yurttaşlara açık tutulan Ekklesia, kağıt üzerinde bile olsa yasa ve kararname çıkarma, görevlileri seçme, mahkemelerin verdiği önemli kararlarla ilgili temyiz davalarına bakma yetkisine sahip en üst organ durumuna geldi. Ve en önemlisi en alt grup dışındaki bütün gruplara Ekklesia'nın görüşeceği tasarıları hazırlamakla görevli olan Dört Yüzler Konseyi'nde birer yıl görev alma hakkı tanındı. Yüksek makamlara seçilme ayrıcalığı ise en üst iki gelir grubuna verildi. Böylece, sonraki dönemde oluşacak olan demokrasinin altyapısı hazırlanmış oldu.

Solon'dan önce uygulanan Drakon Yasaları, borçlandırmayla köleleştirmeye imkan veriyordu ve hemen her suç için kolaylıkla ölüm cezası öngörüyordu. Adam öldürme dışında bütün hükümleri inceleyen Solon, daha insancıl cezalar getirdi ve borçtan dolayı köleliği de kaldırarak kendisinden sonra uzun bir zaman Yunan milletinin temel anayasası olacak olan Solon Anayasası'nı uygulamaya koydu.

İlginçtir, Solon'un reformları hem zenginlerden hem fakirlerden tepki almış, deyim yerindeyse yine kimseyi hoşnut etmemiştir. Soylular, kaybettikleri ayrıcalıklarını istiyorlar, yoksullar ise zengin toprakların eşit olarak dağıtılmasını istiyorlardı. Solon ise özgürlük ve adalete önem veren biriydi ama tam bir eşitlikçi değildi. Bunu da kendi ifadesiyle şöyle belirtir:

    "Halka yetecek kadar ayrıcalık verdim..Varlıklı  ve güçlülerin de herhangi
     bir yanlıştan dolayı acı çekmemesi için özen gösterdim. Her iki tarafı da
     korudum ve hiçbir tarafın haksız egemenliğine izin vermedim"

Atinanılar hoşnut olmamakla birlikte verdikleri sözü tuttular ve Solon'un kurallarına uydular. Yüz yıl süreyle geçerli olmasına karar verilen bu kurallar herkesin görebilmesi için döner ahşap tabletlere yazıldı.

Görevi bitince Solon on yıldan önce geri dönmemek üzere uzun bir yolculuğa çıktı. Maalesef geri döndüğünde halkını, bölgesel gruplara ayrılmış olarak buldu.Grupların başını önde gelen soylular çekiyordu.  Bu soylulardan Peisistratos'un tiran olmayı düşündüğünü sezdi. Uyarılarını kimse dikkate almadı.

Peisistratos'un tiran olduğu yıl, M.Ö. 560'da, demokrasinin bu fikir babası, altyapı kurucusu hayata gözlerini yumdu.

Tarih okumak masal okumak değildir. Bir çıkarım yapmak durumundasınız. Burada görülen odur ki demokrasi fikri, insan düşüncesine çok uzak bir fikir değildir. Sonuçta 2500 yıl önce bile, medeniyetler yeni kurulurken bazı insanlar bunu düşünebiliyor, uygulamaya koyabiliyorlar. Asıl ilginç olan ise insanların hırslarının, 2500 yıl boyunca bunun tam olarak hayata geçmesine mani olması, ayak diremesi..Belki bütün insanlığı mutlu edebilecek bir yönetim sisteminin bu kadar yıldır hala tam manasıyla uygulamaya koyulamıyor olabilmesi..Bunun üzerinde düşünmek gerek.  

*****************************************************************************************

Site Haritası
Site Yöneticisi


Avukat Orhan ÇELEN


Korkut Reis Mah. İlkiz Sok.
Fatih Apt. No: 20/14

06430 Sıhhıye-ANKARA
TÜRKİYE           
TEL: 0 542 427 44 72
         0 312 229 97 57

Jandarma subayı iken ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve 1983 yılında sınıf değiştirerek askeri hakimliğe geçti. Askeri savcı, askeri hakim, adli müşavir yrd., disiplin sb.lığı, şb. md.lüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu. (E.) Hakim Alb. Orhan ÇELEN; Şubat 1999’da kendi isteğiyle KKK.lığından emekliye ayrıldı. Halen ANKARA Barona kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam79
Toplam Ziyaret1376191
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi