sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER
HABER BAŞLIKLARI

MİRAN - TÜRKİYE DAVASI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ
İKİNCİ DAİRE
MİRAN - TÜRKİYE DAVASI

(Başvuru no: 43980/04)


KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

STRAZBURG
21 Nisan 2009

İşbu karar AİHS’nin 44/2 maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde kesinleşecek olup, şekli bazı düzeltmelere tabi olabilir.
AVRUPA KONSEYİ
CONSEIL DE L'EUROPE 

USUL
T.C. vatandaşı Murat Miran (başvuran) tarafından Türkiye Cumhuriyeti aleyhine, 1 Kasım 2004 tarihinde, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Sözleşme’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi - AİHS) 34. maddesi uyarınca yapılan 43980/04 numaralı başvuru sonucu bu dava görülmektedir.
OLAYLAR
1987 doğumlu ve İzmir’de ikamet eden başvuran, disiplin kurulu kararı akabinde 7 Mart 2003 tarihinde Mızıka Astsubay Hazırlama Okulu’ndan atılmıştır.
Başvuranın avukatı 29 Nisan 2003 tarihinde Askeri Yüksek İdari Mahkeme’ye başvurarak yürütmenin durdurulması ve ihraç kararının iptali talebinde bulunmuştur. Başvuranın avukatı müvekkilinin ihraç kararı gerekçelerinden bilgilendirilmediğini, ancak ailesi konuyu araştırınca nedenini öğrendiğini ileri sürmüştür.
Milli Savunma Bakanlığı yürürlükte bulunan ilgili yasal hükümleri hatırlatarak 31 Temmuz 2003 tarihinde vermiş olduğu cevap mahiyetindeki layihada başvuranın ihraç edilmesinin yasal bir dayanağının bulunduğunu ve keyfi olmadığını bildirmiştir. Milli Savunma Bakanlığı, Askeri Yüksek Mahkeme’ye ilişkin 1602 sayılı Kanun’un 52. maddesi uyarınca ayrı bir yazı ekinde AYİM’e bir belge gönderildiğini ifade etmiştir. Başvuranın avukatı 18 Eylül 2003 tarihinde savunmasını sunmuş ve özellikle başvuran hakkında verilen ihraç kararının
dayanağını oluşturan gerekçelerin ve belgelerin incelenmek üzere kendisine verilmesini talep etmiştir.
15 Ocak 2004 tarihinde Askeri Yüksek İdari Mahkemesi Başsavcısı davanın esası hakkındaki görüşünü bildirmiştir. Bu görüş başvuran tarafa iletilmemiştir.
10 Mart 2004 tarihinde aynı gün gerçekleştirilen duruşmada tarafların  dinlenmesinin ardından Askeri Yüksek İdari Mahkemesi, diğerleri arasında Milli Savunma Bakanlığı tarafından 1602 sayılı Kanun’un 52. maddesi kapsamında iletilen deliller ve belgeler ışığında, başvuranın ihraç kararının iptaline ilişkin talebini reddetmiştir. Başvuran tarafından 12 Mayıs 2004 tarihinde yapılan karar düzeltme talebi de reddedilmiştir.
HUKUK
I. AİHS’NİN 6. MADDESİ’NİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI HAKKINDA
Askeri Yüksek İdari Mahkemesi’nin önündeki temyiz incelemesinde kararını «gizli» olarak nitelendirilen belgelere ve delillere dayandırması nedeniyle bunlara erişimin imkânsız olduğunu ve Askeri Yüksek İdari Mahkemesi Başsavcısının görüşünün tebliğ edilmediğini ileri süren başvuran, bu mahkemede görülen davanın çekişmeli yargı ve silahların eşitliği ilkelerine aykırı olduğundan şikayetçi olmaktadır. Başvuran bu bağlamda AİHS’nin 6. maddesine atıfta bulunmaktadır.
Hükümet öncelikle AİHM’nin Pellegrin-Fransa (no: 28541/95) kararındaki içtihadına atıfta bulunarak AİHS’nin 6. maddesinin bu başvuruya uygulanamayacağını savunmaktadır.
Hükümet ayrıca iç hukuk yollarının tüketilmediği itirazında bulunmakta ve başvuranın öne sürdüğü şikayetlerini iç hukuktaki mahkemeler önünde dile getirmediğini ifade etmektedir.
Başvuran bu argümanlara karşı çıkmaktadır.
AİHM, AİHS’nin 6. maddesinin uygulanabilirliği hususunda son yerleşik içtihadını hatırlatır (Bkz. Vilho Eskelinen vd.-Finlandiya kararı, no: 63235/00). Mevcut başvuruda başvuranın ulusal hukuk uyarınca bir mahkemeye başvurma imkânı olduğu ve davasını Askeri Yüksek İdare Mahkeme’sinde dava açtığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. AİHM bu durumda 6. maddenin bu başvuruya uygulanabileceği görüşündedir.
AİHM iç hukuk yollarının tüketilmesi ile ilgili olarak, gizlilik dereceli belgelerin ve
başsavcının görüşünün tebliğ edilmemesi uygulamasının olayların meydana geldiği zamanda geçerli olan mevzuata uygun olduğunu tespit etmektedir.  Sonuç olarak Hükümetin bu şikayetlere ilişkin itirazlarını reddetmektedir. AİHM bu şikayetlerin kabuledilemez nitelendirilmesi için herhangi bir unsurun bulunmadığını tespit eder. Başvuru kabuledilebilir niteliktedir.
AİHM, Askeri Yüksek İdari Mahkemesi’ndeki yargılama sürecinde başvuranın «gizlilik» dereceli belgelere erişiminin mümkün olmaması iddiası ile ilgili olarak, daha önce de benzer bir başvuruyu incelediğini ve AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardığını hatırlatır. AİHM ayrıca yerleşik bu içtihadının dışına çıkılmasını gerektirecek herhangi bir neden görememektedir.
Bu nedenle AİHS’nin 6/1 maddesi bu bakımdan ihlal edilmiştir.
Hükümet Askeri Yüksek İdari Mahkemesi Başsavcısı’nın yazılı görüşünün tebliğ edilmediği şikayetine ilişkin başvuranın duruşma öncesi dava dosyasını incelemiş olması halinde görüşe erişme sorununun olmayacağını çünkü Başsavcının görüşünün dava dosyasına konduğunu belirtmiştir. Hükümet ayrıca AYİM’in 10 Mart 2004 tarihinde yapmış olduğu duruşmada başvuranın ya da avukatının argümanlarını sunma veya başsavcının görüşlerine karşılık verme olanaklarının olduğunu vurgulamaktadır.
Başvuran Hükümetin bu savlarına itiraz etmektedir.
AİHM bu başvurudakine benzer bir şikayeti daha önce de incelediğini ve başvuranın Danıştay başsavcısının görüşünün tebliğ edilmemesi nedeniyle AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiği sonucuna vardığını hatırlatır (Bkz. Meral-Türkiye kararı no: 33446/02, 27 Kasım 2007, Göç-Türkiye kararı, no: 36590/97).
Hükümetin başsavcının görüşünün duruşma sırasında okunduğu ve buna başvuranın yanıt verme imkânının olduğu argümanı ile ilgili, dosyada yer alan unsurların incelenmesinden başsavcının görüşünün Askeri Yüksek İdari Mahkeme tarafından 10 Mart 2004 tarihli duruşmada incelendiği anlaşılmakla birlikte, AİHM içtihadına uygun olarak (Bkz. özellikle, Reinhardt ve Slimane-Kaid-Fransa kararı, 31 Mart 1998, Kress-Fransa, no: 39594/98, Meftah vd.-Fransa kararı no: 32911/96, 35237/97 ve 34595/97 ve Sağır-Türkiye kararı no: 37562/02,
19 Ekim 2006) başvuranın cevaplarını hazırlayacak ve yazılı veya sözlü karşılık vermesine imkân sağlayacak yeterli süreye sahip olacak şekilde Başsavcının görüşlerinden haberdar olup olmadığı konusunda açıklık bulunmamaktadır.
AİHM Hükümetin sözü edilen Meral kararından farklı bir sonuca ulaşmasını sağlayacak ikna edici hiçbir tespit ve delil sunmadığını tespit etmiş ve AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. 
II. ÖNE SÜRÜLEN DİĞER İDDİALAR HAKKINDA
Başvuran AİHS’nin 6., 7., 13., 17. ve 18. maddesi ile güvence altına alınan birçok hakkın ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Başvuran öncelikle AYİM’in bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda şikayetçidir. Başvuran olayların meydana geldiği dönemde genç yaşta olduğu dikkate alındığında, nihai surette okuldan atılmasının 7. maddeye aykırı olarak suçların yasallığı ilkesinin ihlalini oluşturduğunu öne sürmektedir. AİHS’ye Ek 7 no’lu Protokol’ün hükümlerine atıfta bulunan başvuran, temyize açık olmayan Askeri Yüksek İdari Mahkeme’nin kararlarına karşı iç hukukta başvurabileceği etkili bir başvuru yolunun olanaksız oluşundan şikayetçi olmaktadır. Başvuran son olarak aynı olaylara dayalı olarak
AİHS’nin 13., 17. ve 18. maddelerinin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
AİHM başvurunun bu bölümü ile ilgili olarak mahkemeye sunulan delil unsurlarının bütünü ve öne sürülen iddiaları kabul etmenin kendi yetkisinde olması ışığında, AİHS ve Protokolleri ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir ihlalin sözkonusu olmadığını vurgular (Askeri Yüksek İdari Mahkemenin tarafsızlığı ve bağımsızlığı hakkındaki şikayet ile ilintili olarak bkz. Yavuz vd-Türkiye kararı, no: 29870/96, 25 Mayıs 2000; etkili başvuru yolunun bulunmayışına ilişkin bkz. Yavuz Selim Karayiğit-Türkiye kararı no: 45874/05, 23 Eylül 2008). Bu şikayetlerin dayanaktan yoksun bulunması nedeniyle AİHS’nin
35. maddesinin 3. ve 4. paragraflarına uygun olarak reddedilmesi gerekir.
III. AİHS’NİN 41. MADDESİ’NİN UYGULANMASI HAKKINDA
Başvuran özellikle okul masraflarını karşılama zorunluluğunun bulunması, Devlete yatılı okul masraflarını geri ödemek zorunda kalması, ayrıca bu tür okullara giriş için yapmış olduğu hazırlık masrafları sonucunda 30.000 Euro maddi tazminat talep etmektedir. Başvuran ayrıca 20.000 Euro manevi tazminat talep etmektedir. Başvuran yargılama masraf ve giderlerine dair 3.000 Euro talep etmektedir. Başvuran bu yönde kanıtlayıcı herhangi bir belge sunmamıştır.
Hükümet bu taleplere karşı çıkmaktadır.
AİHM bu başvuruda adil tatmine dayanak teşkil eden tek unsurun başvuranın AİHS’nin 6. maddesinin 1. paragrafının güvence altına aldığı haklardan yararlanamamış olduğunu tespit eder.  AİHM, başvuranın bu haklardan yararlanmış olması halinde  davanın akıbetinin ne olacağına ilişkin spekülasyon yapacak durumda değildir (Bkz. sözü edilen Aksoy (Eroğlu) kararı). AİHM sonuç olarak başvuranın maddi tazminata ilişkin talebini reddetmektedir.
AİHM bununla birlikte başvuranın belirli bir ölçüde manevi zarara uğradığını ve bunun yalnızca ihlal tespiti ile giderilemeyeceğine itibar etmektedir. AİHM 41. madde uyarınca hakkaniyete uygun başvurana 6.500 Euro manevi tazminat ödenmesini kararlaştırmaktadır.
Yargılama masraf ve giderleri ile ilgili başvuranın kanıtlayıcı belge sunmaması ışığında AİHM bu yönde bir ödeme yapılmasını gerekli görmemektedir.
AİHM, Avrupa Merkez Bankası’nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı faiz oranına üç puanlık bir artışın ekleneceğini belirtmektedir.

BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, AİHM, OYBİRLİĞİYLE,
1. Başsavcının görüşünün tebliğ edilmemesi ve Askeri Yüksek İdari Mahkemesi önündeki yargılamada gizli belgelere erişimin mümkün olmadığı hakkındaki şikayetlerin kabuledilebilir, bunun dışındakilerin kabuledilemez olduğuna;  5
2. Askeri Yüksek İdari Mahkemesi Başsavcısının görüşünün başvurana tebliğ edilmemesine ve bu mahkemede görülen davada «gizli» ibareli belgelere başvuranın erişimin imkânsız olmasına ilişkin şikayetler çerçevesinde AİHS’nin 6/1 maddesinin ihlal edildiğine;
3. a) AİHS’nin 44 / 2 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL’ ye çevrilmek ve her türlü vergiden muaf tutulmak üzere Savunmacı Hükümet tarafından başvurana manevi tazminat olarak 6.500 (altı bin beş yüz) Euro ödenmesine;
b) Sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ve ödemenin yapılmasına kadar, bu meblağlara Avrupa Merkez Bankasının o dönem için geçerli faizinin üç puan fazlasına eşit oranda basit faizin uygulanmasına;
4. Adil tatmine ilişkin diğer taleplerin reddine;
KARAR VERMİŞTİR.
İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM’nin iç tüzüğünün 77. maddesinin 2. ve 3. paragraflarına uygun olarak 21 Nisan 2009 tarihinde yazıyla bildirilmiştir.

KAYNAK VE ALINTI:http://www.hukukat.com/detay?id=GJRR6KQ&cins=0&huk=25395

 

Site Haritası
Site Yöneticisi


Avukat Orhan ÇELEN


Korkut Reis Mah. İlkiz Sok.
Fatih Apt. No: 20/14

06430 Sıhhıye-ANKARA
TÜRKİYE           
TEL: 0 542 427 44 72
         0 312 229 97 57

Jandarma subayı iken ANKARA Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi ve 1983 yılında sınıf değiştirerek askeri hakimliğe geçti. Askeri savcı, askeri hakim, adli müşavir yrd., disiplin sb.lığı, şb. md.lüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu. (E.) Hakim Alb. Orhan ÇELEN; Şubat 1999’da kendi isteğiyle KKK.lığından emekliye ayrıldı. Halen ANKARA Barona kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır.
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam129
Toplam Ziyaret1376241
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi