sayfa içeriği
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri hukuku ile ilgili konularda bilgi sunumu
    • www.askerihukuk.net
    • Türk Askeri Hukuku ile ilgili hususlarda bilgi sunumu
BÖLÜMLER

OSMANLI ORDU TEŞKİLATINDA AKINCI OCAĞININ YERİ VE ÇAĞDAŞ TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE ETKİLERİ , Özgür KÖRPE, P.KD.YZB.

OSMANLI ORDU TEŞKİLATINDA AKINCI OCAĞININ YERİ VE ÇAĞDAŞ TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE ETKİLERİ , Özgür KÖRPE, P.KD.YZB.

OSMANLI ORDU TEŞKİLATINDA AKINCI OCAĞININ YERİ VE ÇAĞDAŞ TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE ETKİLERİ

MAKALE YAZARI: Özgür KÖRPE, (Harp Akademileri Komutanlığı, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Ulusal ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri Yüksek Lisans Öğrencisi, P.Kd.Yzb., E-posta: ozgurkorpe@gmail.com)

 

Öz:

Her olgu, nesne ya da teşkilatta yapıldığı gibi, Çağdaş Türk Ordusu’nun da strateji, taktik ve doktrinlerinde tarihten izler ve kökler aramak, çağdaş Türk askerlik sisteminin evrimini görme açısından gereklidir. Akıncı teşkilatı, aslında değişik isimler altında ve farklı şekillerde en eski Türk devletlerinden beri süregelen bir geleneğin devamıdır. Bu gelenek, 1826 – 1918 arasındaki yaklaşık 100 yıllık dönem hariç tutulursa, Türk tarihi boyunca Türk harp sanatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Akıncılar bundan 500 yıl önce, Osmanlı muharebelerinin öncü kuvvetleriydiler. Komandolar da benzer görevleri bugün çağdaş Türk Ordusu bünyesinde icra etmektedirler. Bundan dolayı, bu makalede, Çağdaş Türk Komandosu’nun genlerinde akıncılıktan izler olup olmadığı incelenecektir.  

Giriş 

Türk tarihinde birbirinin devamı olan ya da birbiriyle aynı dönemde var olmuş Türk devletleri mevcuttur. Bilindiği üzere bu devletlerin hanedanından tebaasına tamamı Türk değildir. Hatta bazı Türk devletleri, sadece devlet teşkilâtının Türklerden oluşması nedeniyle Türk devleti sayılmışlardır. Türk devletlerinin içinde, Babür İmparatorluğu veya Altınordu Devleti gibi, asli unsuru yabancı olan devletler hiç de az değildir. Aslında bu gerçeklik, Türklerin teşkilâtçılığının, devlet kurma ve yönetme becerisinin de bir kanıtıdır.   

İnan’a göre (1976, s. 16); başarılarını “Tanrı’nın inayeti”ne dayandıran Türk devlet geleneğinde adaleti dünyaya  yaymanın kutsal bir görev edinildiği söylenebilir. Bunu yapmanın ana vasıtası ise, “gaza”dır (Itzkowitz, 2008). Türklerin “konar-göçer”(Ögel, 1978) olma niteliğiyle birleşen bu anlayış, Türk devletlerini  askerî birer teşkilâta dönüştürmüştür. Bugün bu savın en eski kanıtının, Hun hükümdarı Mete tarafından oluşturulan ordu-millet teşkilâtlanması olduğu kabul edilmektedir (Güler, Akgül ve Şimşek, 2001). Tarihte ilk defa Mete, aşiretleri birer tümen olarak gruplandırmış, her aşireti de biner, yüzer, onar kişilik parçalara bölmüş, tümen başı, binbaşı, yüzbaşı, onbaşı rütbelerini askerlik literatürüne sokmuştur. Göksu’ya göre (2010, s. 8); “bu askerî yapı, ‘ordu-millet’ ve ‘ordu-devlet’ anlayışlarını da beraberinde getirmiştir”.  

Türk gaza geleneğinin, iki ana koldan yürütüldüğü görülmektedir. Birinci kol, aslında bu araştırmaya da konu olan “akın”, ikinci kol ise “cenk” olarak adlandırılabilir. Akın ve cenk, birbirini takip etmek zorunda olan birer faaliyet sırası olarak görülmemelidir. Cenk ederken akınlara devam edildiği veya akıncıların cenklerde görev aldıklarını hatırlatmak gerekir. Antik çağda ve hatta onu takip eden bin yıl süresince cenkler, meydan muharebesi şeklinde icra edilen, devletlerin kozlarını paylaştıkları; adeta birer düelloydular. Türkler “akın” sayesinde hasımları üzerinde, çağdaşlarında  var olmayan asimetrik bir etki yaratmışlar ve bu anlayış pek çok harbi kazanmalarının da anahtarı olmuştur. Türkler, sayıca az oldukları zaman, kurulma aşamasında bir devlet oldukları zaman ve muharebe sahasıyla ilgili belirsizlikler hissettikleri zaman hep akına başvurmuşlar, bütün bu olumsuzlukları bu yolla avantaja dönüştürmeyi bilmişlerdir.  

Yukarıda özetlenmeye çalışılan gaza geleneğinin, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda da büyük bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu araştırmada, Osmanlı gaza ideolojisinin en önemli ürünlerinden birisinin; Akıncı Ocağı olduğu hipotezi doğrulanmaya çalışılmıştır. Bu sayede, “Akıncılar” ya da Akıncı Ocağı’nın, tarih araştırmaları ve harp tarihi çalışmaları içinde, hak ettiği ayrıcalıklı yeri edinmesi amaçlanmıştır.     

Bu gaye ışığında araştırmada; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kara Kuvvetleri Komutanlığı genel kuruluşu içinde yer alan komando birliklerinin, teşkilât, teçhizat ve teamüllerinde, Osmanlı ordusunun önemli bir sınıfı olan Akıncı Ocağı’ndan etkilenip etkilenmedikleri ya da onun bir tezahürü olup olmadıkları problemi çözümlenmeye çalışılmıştır.  

 

YAZININ YER ALDIĞI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR DERGİSİ'NİN HAZİRAN 2011 SAYISININ 125-165 ÜNCÜ SAYFALARINA GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ.

Site Haritası
Site Yöneticisi


Orhan ÇELEN


TEL: 0 542 427 44 72
     

Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam67
Toplam Ziyaret1444501
Saat
Hava Durumu
Sitemize destek verin
Resimli özlü sözler

Üyelik Girişi
HABER BAŞLIKLARI